Türkiye 14 Mayis 2023’te seçime gidiyor. Çok sert geçen seçim sürecinde, iktidar ve muhalefet arası geçen günlerde Cambridge Analytica şirketi polemik konusu oldu (Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs 2023, Twitter ve Fahrettin Altun, 1 Mayıs 2023, Twitter). 2016 Amerika Birleşik Devletleri’nde seçmen görüşü üzeri etkili olmak ile suçlanan şirketin bu yöndeki faaliyetleri bugüne kadar net olarak ispatlanamadı. Buna rağmen, kullanılan yöntemleri etkili olduğu genel kabul görür. Bu yazımda, Cambridge Analytica kimdir ve neden eleştirilir sorularının yanısıra, manipulasyona karşı kişisel olarak kendimizi nasıl koruruz sorusuna da cevep arayacağım.
Cambridge Analytica’nın Özgeçmişi
Cambridge Analytica başlangıçta, birçok uluslararası siyasi kampanyada çalışmış olan İngiltere merkezli bir siyasi danışmanlık firması olan SCL Group’un bir iştiraki olarak kurulmuştur. Cambridge Analytica özellikle veri analitiğine odaklanmıştı ve daha önce SCL Group için çalışmış olan Alexander Nix tarafından yönetiliyordu.
Şirket, büyük miktarda veriyi analiz edebilen ve bunları bireylerin ayrıntılı psikografik profillerini oluşturmak için kullanabilen sofistike bir algoritma geliştirdiğini iddia ediyordu. Bu profillerin, insanların farklı türdeki siyasi mesajlara nasıl tepki vereceğini tahmin edebilmesi gerekiyordu ve şirket bu bilgileri müşterileri için hedeflenmiş siyasi reklamlar oluşturmak için kullandı.
2016 ABD seçimleri
Cambridge Analytica, Donald Trump’ın 2016 başkanlık kampanyasında yaptığı çalışmalarla ün kazanmış ve veri odaklı mikro hedefleme yöntemini kullanarak seçimleri Trump’ın lehine çevirmeye yardımcı olduğu belirtilmiştir. Şirket aynı zamanda İngiltere’deki Brexit referandumunda da çalışmış ve seçmenleri etkilemek için benzer taktikler kullanmakla suçlanmıştı.
Cambridge Analytica ile ilgili tartışmalar Mart 2018’de şirketin milyonlarca Facebook kullanıcısının kişisel verilerini üçüncü parti bir uygulama aracılığıyla elde ettiğinin ortaya çıkmasıyla başladı. “This Is Your Digital Life” adlı uygulama Aleksandr Kogan adlı bir araştırmacı tarafından yaratılmış ve kullanıcıların Facebook verilerine erişim karşılığında bir kişilik testine girmelerine olanak tanımıştı.
Ancak, uygulama aynı zamanda kullanıcıların izni ya da bilgisi olmadan, testi yapan kullanıcıların arkadaşlarından da veri topladı. Bu da Cambridge Analytica’nın milyonlarca Facebook kullanıcısının kişisel verilerine erişebildiği ve bu verileri detaylı psikografik profiller oluşturmak ve onları siyasi reklamlarla hedeflemek için kullandığı anlamına geliyordu.
Bu ifşaat Facebook kullanıcıları arasında öfkeye yol açtı ve ABD ve İngiltere de dahil olmak üzere çok sayıda hükümet tarafından soruşturmalara yol açtı. Ayrıca, kullanıcılarının verilerini koruyamamakla suçlanan Facebook’un yaygın bir şekilde eleştirilmesine yol açtı.
Etik Dışı Faaliyetler
Cambridge Analytica’yı eleştirenler, şirketin taktiklerinin etik olmadığını ve kişisel verilerin izinsiz toplanması ve kullanılmasını içerdiği için potansiyel olarak yasadışı olduğunu savunuyor. Ayrıca şirketin psikografik profilleme ve mikro hedefleme kullanımının doğası gereği manipülatif olduğunu ve demokratik süreci baltaladığını savunuyorlar.
Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, Cambridge Analytica skandalı veri gizliliği ve dijital reklamcılık konularında daha fazla düzenleme ve gözetim ihtiyacının altını çizmiştir. Teknoloji siyasette giderek daha önemli bir rol oynamaya devam ettikçe, politika yapıcıların yenilikçilik ve hesap verebilirlik arasında bir denge kurması önemli olacaktır. Nitekim söz konusu skandal ortaya çıktıntan sonra Facebook ve Twitter gibi büyük sosyal medya şirketleri, reklam yoluyla paylaşılan paylaşımların altına “reklam”, siyasal reklamların altına “siyasal reklam” ve devlet yöneticileri, medya kuruluşları ve politikacılar gibi kişi ve kurumları böyle isimlendirmeye başladı.
Dezinformasyon ve/veya Yanlış Bilgilendirmeye karşı nasıl korunur?
Cambridge Analytica tarafından kullanılanlar gibi uygulamalara karşı korunmak ve dezenformasyon/yanlış bilgilendirme ile mücadele etmek kolay olmamakla birlikte, bazi noktalar dikkate alınabilinir:
- İnternette ne paylaştığınıza dikkat edin: Cambridge Analytica’nın kişisel verileri toplayabilmesinin ana yollarından biri, kullanıcılardan bilgilerini paylaşmalarını isteyen üçüncü taraf uygulamalar aracılığıyla olmuştur. Hangi uygulamaları kullandığınız ve sosyal medyada hangi bilgileri paylaştığınız konusunda dikkatli olun. Kullandığınız platformların veri gizliliği ayarlarını kontrol edin ve mümkün olduğunca az veri toplanmasına izin verin.
- Gizlilik ayarlarını kullanın: Facebook da dahil olmak üzere birçok sosyal medya platformu, kullanıcıların gönderilerini ve bilgilerini kimlerin görebileceğini kontrol etmelerine olanak tanır. Verilerinize kimlerin erişebileceğini sınırlamak için bu gizlilik ayarlarını kullanın.
- Bilgi sahibi olun: Dezenformasyonun/yanlış bilginin yayılma yolları ve nasıl tespit edileceği konusunda kendinizi eğitin. Haberleri veya diğer bilgileri paylaşmadan önce birden fazla kaynağı kontrol edin ve yanlış bilgi yayma geçmişi olan kaynaklara karşı dikkatli olun.
- Bağımsız medyayı destekleyin: Bağımsız medya kuruluşları genellikle daha büyük, şirketlere ait kuruluşlardan daha şeffaf ve hesap verebilirdir. Yayınlarına abone olarak veya bağış yaparak bağımsız medyayı desteklemeyi düşünün. Ancak kendini “bağımsız” diye tanımlayan, gerçekte ama bambaşka hedefleri olan medya kaynaklarına karşı da uyanık olun.
- Bilgiyi kabul etmeden önce teyit edin: Bilgi sunulduğunda, kendinize “Bu bilgiyi kim oluşturdu?”, “Bunu oluşturmak için motivasyonları nedir?”, “Bu bilgi güvenilir mi?” ve “Bu bilgi nasıl yanıltıcı olabilir?” gibi kritik sorular sorun. Eleştirel düşünerek kendinizi ve başkalarını dezenformasyondan/yanlış bilgiden etkilenmekten daha iyi koruyabilirsiniz.